Kayıtlar

Mayıs, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir Başlangıcın hikayesi - Part 1

    Herkes için bir dönüm noktası vardır sonuçta bizler duygusal varlıklarız. İyi yönde de hayatımız değişebilir kötü yönde de. Farklı olaylarla insanların hayatı değişebiliyor. Bu sevdiğin birini kaybetmek de olabilir çok istediğin bir şeye ulaşmakta. Benim hikayem tabiki böyle başlamadı ama bu bir özgürlük hikayesi. Biz lise son öğrencileriydik, hiç ders çalışmadan bir yerlere gelmek isteyen tembel öğrenciler. Hepimizin belirli bir zeka seviyesi vardı yani ders çalışmadan yüksek not ya da geçerli not alabilen tiplerdik. Yiğido (sevgilim) , Kırmızı (kankam) , Keriz (kankam) ve  Keko (ben) :) . Bizim aslında birlikte aynı evde kalmak gibi bir niyetimiz yoktu, bu hikayede tam olarak spontane gelişmişti. Üniversite sınavı yapılmış ve düşük puan almıştım yani çokta bi gidebileceğim yer yoktu. Kendimden kısaca bahsetmek istersem, eğitim hayatımla ilgili eğer üstüme bir umutsuzluk çökmüşse benim işim bitmiştir. Öğretmenin haberi olamadan öğretmene küsmeler, yapmayacağım nasıl olsa düşük a

Kimlik- Benlik Sorunsalı

    Bu gün konumuz kimliklerimiz olsun. Bu bir kart parçası olandan bahsetmiyorum, görünmeyen ve seni sen yapan kimliğin var ya ondan bahsedelim. Neleri seversin? Nasıl bir tarzın var? Kitap okur musun? Akıllı bir deli misin yoksa biraz saflık var mı? Seni sen yapan şey nedir bunu bana anlatabilir misin? Düşünüyorum bir insan gerçekte kendisini nasıl tanır diye ama çok fazla bir fikre sahip değilim, olamıyorum. Sürekli değişen varlıklar olarak kendimizi tanımak mümkün mü gerçekten? Müzik zevkleri mesela. Bir insan hatta her insan müzik dinler. Bu evrende yazılı olmayan kanunlardan birisidir. Ne tarz müzik dinlersin mesela bunu merak ediyorum. Pop, rap, arabesk, beste, türkü, rock bunları türler olarak yazsak bi sonu gelmez bence çünkü her geçen gün yeni bir tarz çıkıyor ve buda bizler gibi sabit değil. Aslında bakarsan bizlerde bu konuda sabit değiliz. Ruh halimiz, kendimiz nasıl hissediyorsak o tarz müzik dinleriz kendimizi kötü hissederiz daha kötü hissetmek için ağır şarkılar dinler

Olmak ya da olmamak.

          Böyle çıkar gün yüzüne bütün yazgıların başlangıcı. Ve alay eder gibi böyle biter bütün yazgılar. Bizse koşuştururken oradan oraya, her zaman söylenenledir işimiz. Daha ilk adımlarımızı atarken bellidir nereye gideceğimiz. İlk kez dizlerimizi kanattığımızda ne kadar ağladığımızla ilgilidir, yıllar sonraki acılara karşı duruşumuz. Sıcak bir yaz gününde ağacın altında serinlemek istemekle her şeyin altüst olmasına çok yaklaşmış bir hayatın yardımcı oyuncularından biraz olsun dinlenmek ve nefes alabilmek adına yardım istemek arasında hiçbir fark yoktur. Biz ikincisinin çok daha derin anlamlar içerdiğini, ya da daha fazla önemli olduğunu düşünürüz. Oysa bir ağacın gölgesiyle bir insanın gölgesi arasındaki tek fark, ilkinin çok sessiz olmasıdır. Bu yüzdendir ki bir insan yerine koyduğumuz nesnelerin yardımında en çok kendimizden yardım almış oluruz. Ve bu, söylenenle işi olmayanların yapabilmeye başladığı ilk şeydir. Başkalarının acılarına her zaman merhemler düşünebilir, onlara h

İlk Önce Tanışalım Bence

    Ben ya da bizler, standart hayatlarımızın içerisinde kendimizi her zaman bi parça eksik hissedenler olarak karşınızda olduğumuzu düşünüyorum. İnsan düşündükçe mükemmel denen şeyin aslında biraz kusurlu bir yapısallığa sahip olduğunu anlıyor. Nedir bu mükemmel olan? Hayatlarımız mükemmel mi? Aslında standart olan mı mükemmeldir yoksa nadir olan mı?  Onun hayatını benim hayatımdan daha mükemmel yapan şey nedir ki? Nadir düşünce savunucularına soruyorum burada. Sonuç olarak benim hayatım bana özel onun hayatı ona, yani tek hayatlara sahibiz, nadir hayatlara.  Yapı olarak mükemmeli kafamızda canlandırdığımızda aslında ortada bir net olan olmadığını çok rahat kavrıyoruz. Benim anlayışımla seninki bir olmayacaktır. Bana göre öyle olan sana eksik gelecektir. Bizler bu noktada senin ve diğerlerinin karşısında bu eksikliklerin aslında bizi tamamlayan şeyler olduklarını göstermek için varız. Uyum sağlayamadık ya da fazla uyumsaldık ama bi yanımız hep farklı hissetti. Bu blog üzerindeki gerçe