Kayıtlar

Temmuz, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Veba - Dr. Rieux

Resim
       Kitabın sonunda edindiğimiz bilgiyle beraber okuduğumuz güncenin sahibinin Dr. Rieux olduğunu öğreniyoruz. Kitap boyunca bu anlatıcı bize olaylara ve kişilere yaklaşırken yargılar ve değer biçmelerden uzak bir yapı gösterdi. Ele aldığı kişi ve konuları anlatırken olsun, kişiler arası geçen diyaloglar ve tartışmalar sırasında olsun asla kişisel değerlerini ve yargılarını yansıtmadan, karşısındaki insanları dinleyerek ve anlayarak yanaştı. Kitap boyunca Rieux, karısından ayrı olmanın verdiği üzüntüye rağmen çevresindekilere hiçbir şey belli etmeden her koşulda sakin ve mantıklı, rasyonel bir biçimde sakin hareketlerde bulundu. Bu onu herkesten ayırt eden en önemli özelliğiydi. Belki de kitap boyunca bahsi geçen aziz olmak fikrine en uygun kişi Rieux idi çünkü hem herkesti hem de hiç kimse. Açık ve güvenilirdi, yargı taşımaktan daha çok kişileri kendi yargı ve düşüncelerine bırakıp dinleyici bir rol üstlendi. Kitabın sonunda bile kapıların açılması sırasında eşini kaybettiğini öğre

Esaretin Kanlı Çığlığı

Resim
  Boğazımdaki cam kırıkları,  Doluyor kalbime.  Kanıyor odalarım,  Kan doluyor zihnime.  Bir kafes, beni boğan  Ölmemi isteyen şeytanlarla dolu,  Beni, boğuyorlar kanımla.  Fakat ben hürüm.  Kanatlarımın sesi yankılanıyor,  Ruhumun derinliklerinde.  Bataklıkta doğan bir gülüm,  Çürük bir topraktan çıkmaya çabalıyorum.  Kanatlarım gömülü bu duvarın içinde.  Çığlıklarım yankılanıyor,  Kaynayan bir kazan gibi taşıyorum ben!  Taşıyorum pisliğimden.  Taşıyorum kafesimden.  Şeytanlarımın pençeleri derimi yırtıyor,  Derim yırtıldıkça ruhum ayyuka çıkıyor.  Evet, kesin beni!  Ben, parçalarım eksikken de bütünüm.  Ben, kanatlarım kırıkken de uçabilirim.  Fırtınadan önceki sessizliğim ben!  Kafesiyle bütün bir mahkumum ben!  -Aylak Kadın 

Saçmalar V1

Resim
     Hak etmediğini yaşıyor herkes, kim bu durumu kabullenen. Sözler döküyoruz ortaya bazen inandırmak bazen ise kanıtlamak için ama bunlar yemin içermiyor, sadece güveni temsil etmekte. Sonra sığınıyoruz çatıların altına saklanıyoruz yıldızların ışığından. Hak etmiyoruz bazen gülümsemeyi bile. Kısa olmalı yaşam aslında ki anlamı olsun. Korku adı altında birbirimizi yönetmeye çalışmak yerine korkumuz adına anlamlı yaşayabilmeli.       Sessiz ol bir yıldız kaysın bu gece, sesine uzay titresin ama senin ruhun duymasın. Kabus görüyorum, anlamı olmayan korkularıma sebep bulmak için öyle adlandırdığım. Genelde saçmalıyorumda bir noktada bi'şeyleri anlamıyla sıralı aktaramadığımdan. Korkuyorum o yüzden saçmalıyorum. Neden korktuğuma dair fikrim yok, hak etmediğime inandığımdandır belkide. Güzel gidiyor, aynen gidiyor ve izliyorum. Saniyeler, dakikalar, aylar yıllar elinden tutamıyorum.       Kayıp bi'şeyler var hissettinmi bütün haldeyken uyumsuz lakin ayrıyken kayıp parçalar buldum

Bilmiyorum

Kaybolsun bu yazdıklarım, tıpkı boşluğa karışan ya da içinde boğulan sesim gibi. Özgürce aksın gitsin gözyaşlarım, suyun üstünde tutmayan yara bandı misali.  Haykırışlar duyarken kapadığım kulaklarım kendi sesimi bile duymaz oldu, Nedendir kalemim yazmaz oldu, Sessizliğin içinde yazdıklarım suyun üzerinde yüzer oldu.  Acımı bastıramadım yara oldu Anneme söyledim duymaz oldu. Bardak dolup taşarken Ellerim sebepsiz yere tir tir titrer oldu.  Söylesene bana, sana seslensem ortada kalan duman oldu.  Köprüden düşen çakıl taşı Söylesene eğlencesine sebep olacağın insanlara gördüklerini Bilerek fırlatılmış, acıtılmış bir benliğin Anlamı yiter oldu. -- Kendisinden hiç haz etmediğim arkadaş

“12 Kızgın Adam” adlı filmdeki olaydan ve karakterlerden hareketle değerlendirme fenomenine ilişkin hangi ayrımlar ortaya konulabilir?

Resim
       Bir mahkeme ve jüri odasındaki 12 jüri üzerine konu alan bir filmdir. Cinayetten mahkemeye çıkartılan bir kişinin hayatına etki edecek ve yaşamını belirleyecek olan kaderi bu oda ve jüriler belirleyecektir. Genel olarak konu bu 12 jüri ve onların yaptığı toplantı ve tartışmalar üzerine yoğunlaşır. Burada bahsi geçen tüm jüriler birbirinden farklı hayatlara ve koşullara sahip bir grup insandır, dolayısıyla her birinin düşünme tarzı ve fikirleri de aynı şekilde değişkenlik göstermektedir. Filmin daha en başından bir jüri dışındaki tüm kişiler çocuğu suçlu kabul ederek çabucak davanın bitmesi için hareket ederler. Ama süreç ilerledikçe ve ana roldeki jüri herkesle konuşup değerlendirme biçimlerini sorgulattıkça fikirler ve kararlar aşama aşama değişim gösterir. Bazı jüri üyeleri konuya direk önyargı ve kişisel öfkeleriyle yaklaşarak sert çıkarlar ve diretirler bazılar ise çabucak fikir değiştirip dururlar, bazı sahnelerde jürilerin birbirlerini kararlılıkları ile nasıl etkiledikler

İbrahim

ibrâhîm içimdeki putları devir elindeki baltayla kırılan putların yerine yenilerini koyan kim güneş buzdan evimi yıktı koca buzlar düştü putların boyunları kırıldı ibrâhîm güneşi evime sokan kim asma bahçelerinde dolaşan güzelleri buhtunnasır put yaptı ben ki zamansız bahçeleri kucakladım güzeller bende kaldı ibrâhîm gönlümü put sanıp da kıran kim Asaf Halet ÇELEBİ

“Die Welle/The Wave” ve Ur-Faşizm

Resim
  Bu film, bir lise öğretmeninin bir haftalık bir deney yaparak öğrencilerine otorite, disiplin ve toplumsal birlik kavramlarını öğretmeye çalışmasını anlatır. Öğretmen ve öğrenciler arasında geçen bir bahis sonucunda oluşturulan yeni gruba ‘The Wave’ adı verilir ve öğrenciler zaman içerisinde bu yeni akımı benimsemeye ve şekillendirmeye devam ederler. Kendi aralarında başlayan bir akım yine aynı şekilde onların aralarında büyüyerek gelişir ve git gide genişleyen bir akım haline dönüşmeye başlar. Bu durum gençlerin tamamını neredeyse memnun etmektedir ama hiçbiri bu yolun nereye doğru gittiğini göremez. Çünkü yaşaması o an onlara bir bütünün parçası olma hissini vermektedir ve bundan hoşlanırlar. Ama duruma dışardan bakan bazı öğrenciler olayın yön aldığı kaosu zaman içerisinde görmeye başlarlar. Bir şekilde engel olmaya çalışırlar lakin bu sefer dışlanır ve zarar görecek hale dönerler çünkü The Wave artık kendi başına bir bütün haline gelmeye başlamıştır, küçük bir sınıfta başlayan bi

“Take My Eyes” ve “toplumsal cinsiyet politikaları”

Resim
       Bu film, aile içi şiddet ve kadın hakları gibi konulara odaklanarak toplumsal cinsiyet politikalarını ele alan bir yapıttır. Aile içi şiddet ve korkuyla başlayan filmde Pilar, kocasının psikolojik ve fiziksel şiddetine maruz kalan bir kadındır. Film içinde sıkça göreceğimiz şekilde kadına şiddetin normal bir eylemmişçesine karşımıza çıkması bize var olan güç dinamikleri ve toplumsal yargıların varlığını göstermektedir. Pilar’ ın eşi katıldığı terapiler sırasında o ve diğerlerinin görüşleriyle bu gibi normaların çok normalmişçesine konuşulup mizah konusu haline getirilmesi göze çarpmaktadır. Filmde erkek karakterler, gücü kullanarak bir korku ve otorite sağlamanın verdiği haz ile kadına karşı istediği şekilde davranma hakkını kendinde görmektedirler. Pilar’ın annesi ise geçmişinden yaşadığı şeylere dayanarak böyle şeylerin normal olduğunu ve önemli olanın kadından daha çok aile yaşantısını korumasına yönelik davranışlarda bulunması gerektiğini düşünür. Bu ve bunun gibi düşüncele