“Requiem for a Dream” ve “gösteri toplumu”
Bu film,
bireylerin arzu, takıntı ve bağımlılık gibi konulardaki hastalıklı
ilerleyişini, modern toplumun insanları nasıl manipüle edip yok ettiğini
bizlere göstermektedir. Filmde geçen dört karakter üzerine dört farklı şekilde
bağımlılık ve yoksunluğu gözlemleyebilmekteyiz. Uyuşturucu bağımlılığı,
televizyon bağımlılığı, şöhret arzusu ve yeme bozukluğu. Bu bağımlılıklar,
karakterlerin yaşamlarını yavaşça tahrip ederken, gösteri toplumunun gücü ve
etkisiyle birleşir ve onları daha da derin bir çıkmaza sürükler. Herkes bir
parçanın bütünü olmak için verdiği savaşta yavaş yavaş kendini kaybetmektedir.
Her karakterin kendi içerisinde yaşadığı yoksunluk krizi aşama aşama
kendilerini tamamen kaybettikleri evrelere kadar bize hem sözlü hem görsel olarak
net bir biçimde anlatılmıştır. Bu film verilen bağlam içerisinde, medyanın ve
popüler kültürün bireyler üzerindeki etkisini gözler önüne açık bir şekilde
koymaktadır. Marion karakteri, kendini yalnızlığından kurtulmak için
televizyona olan takıntısı üzerinden gösterir. Televizyon, onun için hem
yalnızlığından hemde içinde yaşadığı bunaltıcı dünyadan kurtaran bir geçit
olarak görünür. Aldığı haber ile birlikte o geçitten geçebileceği ihtimali,
televizyona çıkacağı haberi ile kendini gençlik zamanlarındaki en sevildiği ve
sevdiği dönemdeki haliyle göstermek ister. Kırmızı elbise, burada Marion’ un
yalnız olmadığı ve hayattan zevk aldığı, kendine ait amaç ve mutluluklarının
olduğu bir dönemi temsil etmektedir. Tekrar aynı elbisenin içerisine giremeyen
Marion, vermesi gerektiği kilolara kafayı takmaya başlar. İlk aşama bu şekilde
kendisini evden çıkartarak sözde sosyalleşme adına arkadaşlarının yanına gider.
Mutlu haberi onlarla paylaştıktan sonra öneriler almaya ve denemeye başlar.
Diyet denemeleri ve saç şekillendirme aşamalarıyla beraber Marion hem ayna hem
de buzdolabı ile sözsüz bir çatışma içerisine düşmeye başlar. Zaman ilerledikçe
kendini kilolarından kurtulmak için haplara bağımlı hale getirmeye ve
televizyon içerisinde hayallerini yaşamaya devam eder. Beklediği haber
gelmedikçe umudunu kaybetmekten daha çok yaşam amacını o habere bağlamaya
başlayan Marion, git gide aldığı ilaçlarla beraber hem hapların hem de
televizyonun bağımlısı aynı zamanda buzdolabının düşmanı haline gelmeye başlar.
Hapların yoksunluğunu yaşamaya başladığında yavaşlayan dünya onu gerçek hayata
geçiş içerisinde acı verici bir korku ve kriz evrenine sokar. Terler, dünya
yavaşlar, buzdolabı zıplar, televizyon bu sefer onu övmek yerine aşağılamaya
başlar ve git gide kendi batağının içinde boğulmaya devam eder. Sorunlarından
kaçmak için içtiği hapları alıştığının farkında olmadan artık fayda etmiyor
diyerek git gide arttır. Titremeler, gözlerin ardına kadar açık oluşu,
hiperaktivite bunların her biri bir bağımlılığı temsil etmek adına sözlerden
daha çok görerek, deneyimleyerek izleyiciye sunulmuştur. Marion, hem yeme bozukluğu ile hem de televizyon
bağımlılığı ile kendini kendi olmak için kaybeden bir kadın. Yaşı, amaçları ve
sevdiklerinden uzak kendisini eski şekliyle var etmek adına bağımlılıklar
altında kendisini toparlamaya ve yaratmaya çalışan bir insan.
Bir diğer bağımlımız Harry. Annesini mutlu etmek isteyen bir
genç lakin iş ve zevk için başladığı uyuşturucunun içerisine hem kendi hem de
sevgisi saplanmış bir kişi. Korku, mutluluk, endişe her türlü his ve duyguyu
yaşadığı anlarda derin etkisine düştüğü uyuşturucuyla hayata tutunmaya çalışan
biri. Filmin sonlarında bu uyuşturucudan dolayı kolunu kaybetse de rüyasından
vazgeçmeyen bu kişi, uyum sağlamak ve sevdiklerini mutlu etmek adına kendini
yok etmeye gözü kapalı meyilli biri haline dönüyor. Başlarda sadece annesinin
televizyonunu rehinciye teslim edip parasıyla mal alırken, yakın arkadaşıyla bu
malı çoğaltıp satma fikri Harry’ i etkiler. Çünkü hem annesi hem ilişkisi hem
de arkadaşıyla mutlu bir hayat sürebilme fikri, herkese ihtiyacı olanı
verebilecek olma ihtimali onu çok etkiler. Kendisini tamamlamanın yolu bir
başkasından geçmektedir. Bir rüya ve o rüyada hissettiği mutluluğa sahip olma
ihtiyacı onu kolunu ve aklını kaybedene kadarki derin bir mücadeleye sürükler.
Evde olmak. Yolun sonunda aradığı ve hissetmek istediği ve hatta rüyasında
deneyimlediği his, evde olmak için çaba sarf eder. Uyuşturucu bağımlılığı ve
satıcılığı toplum içerisinde legal olmayan yollardan para kazanmanın kolay
yollarından biridir. Bu yüzden Harry ve arkadaşı içinde oldukları bu kulvar
üzerinde para ve güç sahibi olmak, onaylanabilecek profillerde görünebilmek
adına bu işe girerler. Kazandıkları parayla hem onlar hem de Harry’ nin kız
arkadaşının işine destek olabilmek için birikim yapmaya başlarlar. Harry
annesini ve kız arkadaşını düşünerek, onları mutlu etmek için verdiği mücadele,
gösteri toplumu açısından uygun bir birey olmak adına alınan tehlikeli bir
yolculuğun sadece farklı bir versiyonudur. Amaç her zaman her koşulda aynı,
toplumun bir parçası ol, takdir edilecek bir bireye dönüş ve etrafındakiler
seni sevsin. Verilen tüm mücadeleler bu dönemde, bir gösteri toplumunda artık
bireyin kendisi için verdiği bir mücadele olmaktan çıkıp bir başkasının gözünde
kendini var etmeye yönelik bir çaba haline dönmektedir. Bu toplumun bir parçası
olmaya çalışmak demek bazen onay görebilmek için kendini yok ettiğin bir yola
girmek demektir. Bu toplum artık bireyi var etmekten daha çok onu kendi kendini
imha eden bir bomba misali yavaşça uçuruma sürüklemektedir. Çünkü artık bireyin
önceliği kendisi değildir ve bu yüzden kendini memnun etmenin anlamı
başkalarını mutlu etmekten geçer hale dönmüştür. Bu film bize felsefi açıdan
nihilizmin kök saldığı bir hayatta bireylerin sahte ve yalan bir hayatı sürmek
adına verdiği mücadeleyi göstermekte. Bağımlılığa yönelmiş bireylerin nihilist
bir hayat tarzından kopmak için verdiği mücadeleye yönelik aslında
intiharlarını ve gösterişçi bir toplumun doğru değer yargılarını çoktan yitirip
gittiğinin anlatımını yapmaktadır. İnsanların artık ne kadar basit şekillerde
manipüle edilebileceğini gösterir bu film bize. Bağımlılıkların, reklamların,
tv şovlarının insanı nasıl yönettiği ve gerçeklik algısının sorgulandığı
evrelere şahit olduk sahnelerde. Algı ve varoluş üzerine birçok tema bize açık
olarak gösterilmektedir bu filmde. Bu nedenlerle bu film hem kendi adına acı
bir gerçekliği konuşabilme potansiyeline sahiptir hem de felsefi anlamda derin
sancılar ve gerçeklere yönelik birtakım sorgulamaları barındıran bir filmdir.
--deltek
Yorumlar
Yorum Gönder