Kayıtlar

Son Yayın

Soğukta

Kafamın içindeki biriyle saatlerce konuşurken ona anlattıklarım kendi farkında olmadan düşündüklerinden ibaret. Susturamadığım bir ben var bende ama içimdeki muhtaç ona konuşabilirken. Saatlerce kendime ağlamışım gözyaşı dökmeden, saatlerce kendime susmuşum aynı zamanda. Şuanda bir kafedeyim karşımda güzel bir manzara ama aslında evdeyim saat gecenin 3'ü balkonda buz gibi bir ayazda ay ışığı altında. Kelimelerim çok ama herşey bi havuzun içine birikmişçesine karmaşık. Yardım eden bir manzaram var seslerime. Haberi bile yok yaptıklarından. Eskiden bir doktora anlatan ses kendini şimdi ona anlatmakta ama onun ruhu bile duymuyor. Herşey karmakarışık ben bile anlamıyorum kendi karmaşamı sessizce çığlıklar attım bu gece parlayan aya. Sesim kısıldı ama değer. Özlediğim şeyler var aynı zamanda kaybettiğim sesimin içinde barınan bu gece, özlediğim kişiler. Pişmanlıklar barındırıyordu bu özlemin içinde ama geçmişi değiştiremem ölmüşü diriltemem. Aslında mecazdan çok uzağım ama sözlerimi anc

Değişen Dünyanın Mizantropisi

Boğuk dalgaların sesi Gittikçe dibe batıyorum Ciğerlerime dolan hüznün hırçın dalgaları Beni saran dalgaların vahşeti Gökyüzünün maviliği bulanıklaşıyor Dünyaya bakmak gözlerimi acıtıyor Denizin engin bataklığı beni içine çekiyor Kanatları koparılmış meleğim,  Ben yok oluyorum Denizin karanlık köşelerine sığınıyorum Bu Dünya benim düşlediğim yer olmaktan uzaklaşıyor Son nefesim Dünyalılara ulaşmasın Ben engin denizdeki bir harabe adam Ben harabe okyanustaki engin bir adam-dım Dünyalılara karşı bu savaşı kaybettim Onlar kazandı, varsın onların olsun Bu iğrenç Dünya, Burası benim olsun Bu engin denizin hırçın dalgaları -Amaranth

Ölü Şairin Yası

 Ölü bir şairin berrak zihni gibi , Taşıyorum içimde parçalarını. Hiç bir yere varamayacağım biliyorum. Güneş doğmayacak hissediyorum, Ve puslu bulutlar saracak ufuğu; Deniz, her zamankinden daha hırçın olacak, İçimdeki dünya da kış dinmeyecek, Gözyaşlarım, boğazımdaki düğüme dolanacak. Ve sesim... Cılız bir ışık hüzmesi gibi Dağılacak karanlığın içerisinde Nafile Yüreğimi saklayıp yoluma devam etsem de Kol yenime sakladığım umudu çalacaklar. Ve en derinimde hissettiğim nedamet, Gün yüzüne çıkıp boğacak beni O güne dek taşıyacağım içimde parçalarını Ve tutacağım ölü şairin yasını. -Aylak Kadın

Veba - Dr. Rieux

Resim
       Kitabın sonunda edindiğimiz bilgiyle beraber okuduğumuz güncenin sahibinin Dr. Rieux olduğunu öğreniyoruz. Kitap boyunca bu anlatıcı bize olaylara ve kişilere yaklaşırken yargılar ve değer biçmelerden uzak bir yapı gösterdi. Ele aldığı kişi ve konuları anlatırken olsun, kişiler arası geçen diyaloglar ve tartışmalar sırasında olsun asla kişisel değerlerini ve yargılarını yansıtmadan, karşısındaki insanları dinleyerek ve anlayarak yanaştı. Kitap boyunca Rieux, karısından ayrı olmanın verdiği üzüntüye rağmen çevresindekilere hiçbir şey belli etmeden her koşulda sakin ve mantıklı, rasyonel bir biçimde sakin hareketlerde bulundu. Bu onu herkesten ayırt eden en önemli özelliğiydi. Belki de kitap boyunca bahsi geçen aziz olmak fikrine en uygun kişi Rieux idi çünkü hem herkesti hem de hiç kimse. Açık ve güvenilirdi, yargı taşımaktan daha çok kişileri kendi yargı ve düşüncelerine bırakıp dinleyici bir rol üstlendi. Kitabın sonunda bile kapıların açılması sırasında eşini kaybettiğini öğre

Esaretin Kanlı Çığlığı

Resim
  Boğazımdaki cam kırıkları,  Doluyor kalbime.  Kanıyor odalarım,  Kan doluyor zihnime.  Bir kafes, beni boğan  Ölmemi isteyen şeytanlarla dolu,  Beni, boğuyorlar kanımla.  Fakat ben hürüm.  Kanatlarımın sesi yankılanıyor,  Ruhumun derinliklerinde.  Bataklıkta doğan bir gülüm,  Çürük bir topraktan çıkmaya çabalıyorum.  Kanatlarım gömülü bu duvarın içinde.  Çığlıklarım yankılanıyor,  Kaynayan bir kazan gibi taşıyorum ben!  Taşıyorum pisliğimden.  Taşıyorum kafesimden.  Şeytanlarımın pençeleri derimi yırtıyor,  Derim yırtıldıkça ruhum ayyuka çıkıyor.  Evet, kesin beni!  Ben, parçalarım eksikken de bütünüm.  Ben, kanatlarım kırıkken de uçabilirim.  Fırtınadan önceki sessizliğim ben!  Kafesiyle bütün bir mahkumum ben!  -Aylak Kadın 

Saçmalar V1

Resim
     Hak etmediğini yaşıyor herkes, kim bu durumu kabullenen. Sözler döküyoruz ortaya bazen inandırmak bazen ise kanıtlamak için ama bunlar yemin içermiyor, sadece güveni temsil etmekte. Sonra sığınıyoruz çatıların altına saklanıyoruz yıldızların ışığından. Hak etmiyoruz bazen gülümsemeyi bile. Kısa olmalı yaşam aslında ki anlamı olsun. Korku adı altında birbirimizi yönetmeye çalışmak yerine korkumuz adına anlamlı yaşayabilmeli.       Sessiz ol bir yıldız kaysın bu gece, sesine uzay titresin ama senin ruhun duymasın. Kabus görüyorum, anlamı olmayan korkularıma sebep bulmak için öyle adlandırdığım. Genelde saçmalıyorumda bir noktada bi'şeyleri anlamıyla sıralı aktaramadığımdan. Korkuyorum o yüzden saçmalıyorum. Neden korktuğuma dair fikrim yok, hak etmediğime inandığımdandır belkide. Güzel gidiyor, aynen gidiyor ve izliyorum. Saniyeler, dakikalar, aylar yıllar elinden tutamıyorum.       Kayıp bi'şeyler var hissettinmi bütün haldeyken uyumsuz lakin ayrıyken kayıp parçalar buldum

Bilmiyorum

Kaybolsun bu yazdıklarım, tıpkı boşluğa karışan ya da içinde boğulan sesim gibi. Özgürce aksın gitsin gözyaşlarım, suyun üstünde tutmayan yara bandı misali.  Haykırışlar duyarken kapadığım kulaklarım kendi sesimi bile duymaz oldu, Nedendir kalemim yazmaz oldu, Sessizliğin içinde yazdıklarım suyun üzerinde yüzer oldu.  Acımı bastıramadım yara oldu Anneme söyledim duymaz oldu. Bardak dolup taşarken Ellerim sebepsiz yere tir tir titrer oldu.  Söylesene bana, sana seslensem ortada kalan duman oldu.  Köprüden düşen çakıl taşı Söylesene eğlencesine sebep olacağın insanlara gördüklerini Bilerek fırlatılmış, acıtılmış bir benliğin Anlamı yiter oldu. -- Kendisinden hiç haz etmediğim arkadaş